Devlet Malına Dokunanın Cenazesi Bile Kılınmazdı: Gülûl Günahı ve Peygamberimizin Tavrı
Toplumun ortak malına el uzatmak, sadece bir hırsızlık değil; bir inancı, bir milleti ve insan onurunu yaralayan büyük bir ihanettir. İslam’ın kurucusu ve en yüce örneği olan Hz. Muhammed (sav), bu meselede o kadar hassastı ki, kamu malını zimmetine geçirenlerin cenaze namazını dahi kıldırmamıştır. Bu tavır, sadece o kişiye değil, ümmete ve gelecek nesillere verilen bir mesaj niteliğindedir: Devlet malı, milletin namusudur.
Peygamberimizin Sert Duruşu: Cenaze Namazı Bile Yok
İslam tarihçileri ve hadis kaynaklarında aktarıldığına göre, bir savaş sonrası ganimet malından izinsiz eşya alan bir sahabinin cenaze namazı Hz. Peygamber tarafından reddedilmiştir. "Bu kişi ganimetten çaldı," buyurarak, kamuya ait olan maldan izinsiz yararlanmanın ne denli büyük bir suç olduğunu açıkça göstermiştir. Çünkü Peygamberimizin gözünde kamu malı, yalnızca bir maddi değer değil, ümmetin ortak emanetidir.
Kur’an’da Gülûl: Ahirette Yakan Hesap
Kur’an-ı Kerim’de Âl-i İmrân Suresi 161. ayette şöyle buyrulur:
> “Bir peygamberin gülûl yapması düşünülemez. Kim hıyanet ederse, kıyamet günü hıyanet ettiği şeyle birlikte gelir…”
Bu ayet, devlet malına uzanan elin, sadece bu dünyada değil, ebedi âlemde de cezasını çekeceğini bildirir. Gülûl suçu, kul hakkının en ağır biçimlerinden biridir ve tövbe ile dahi affı, ancak hak sahiplerinin helalliğiyle mümkündür.
Gülûl Nedir? Hırsızlıktan Daha Ağır Bir Suç
Arapça “gülûl” kelimesi; kamu malını gizlice zimmete geçirmek anlamına gelir. Ancak sıradan bir hırsızlıkla karıştırılmamalıdır. Bu suç, bir kişinin değil, milletin tamamının hakkını gasp etmektir. Dolayısıyla, ahlaki sorumluluğu da büyüktür.
Bugünün Gülûlü: Rüşvet, İhale Oyunu, Zimmet
Günümüzde kamu malı yeme suçu; rüşvet, zimmet, usulsüzlük, yandaş kayırmacılığı gibi yollarla sürmektedir. Bu modern gülûl yöntemleri, İslam’ın temel adalet anlayışına ve toplumsal huzura en büyük zararı vermektedir. Kamu görevinde olanlar için bu, yalnızca bir meslekî ihlal değil, uhrevî bir felaketin başlangıcıdır.
Topluma Verilen Mesaj: Helâl Lokmanın Sınırı Devlet Malıdır
Hz. Peygamber’in cenaze namazı gibi kutsal bir ibadette dahi tavır alması, İslam’ın helal rızık anlayışındaki ciddiyeti gösterir. Bugün bu ilkeye dönülmesi, sadece dinî bir vecibe değil; aynı zamanda adaletli bir toplumun yeniden inşası için kaçınılmaz bir şarttır.
---
Sonuç:
Devlet malı yemek, sadece bir yasa ihlali değil, bir iman testidir. Bu testten geçenler adaleti, geçemeyenler ise vebali miras alır. Çünkü kamu malına uzanan el, aslında milletin alın terine, yetimin hakkına ve Peygamberin öğüdüne uzanmıştır.
